31 Mart 2012 Cumartesi

Sanatçı Gücü Diye Bir Şey Var

Dönüştürebilme kudreti, herkese nasip olmayan bir durumdur kuşkusuz. Bir durumdan, bir duygudan yeni bir şey oluşturmak. Bir gerçeği alıp, bir sanata dönüştürebilmek şahanedir. Tam da bu yüzden sanatçılar bana göre toplumun her katmanından daha farklı bir yerdedirler. Kendinin veya bir başkasının başına gelmiş bir olaydan etkilenip, şiir yazmak, resim yapmak, roman yazmak, veya film çekmek...Ya da hiç yaşanmamış veya yaşanmıyacak kadar gerçekdışı bir olayı kurgulayıp yeni bir şey oluşturmak.

 Dünya tarihinin en önemli tanıklarıdır sanatçılar. Yaşadıkları dönemin izlerini taşırlar eserlerinde. Zamanlamaları gereği, ürettikleri eserlerle kitleleri ve ünü yakalayabilirler.

Kişisel veya kollektif çalışmalar sonucunda ortaya çıkan eserlerin mutlaka buluşacağı bir kesim veya dönem vardır.

Sanatçıların arkasında son kullanma tarihi yoktur. Yıllar öncesinden günümüze gelen eserlerin ilk yaratıldığı dönemdeki gibi  veya daha fazla ilgi görmesinin ispatıdır bu. Kimi zaman sanatçının ölümünden çok sonraları kıymetlenir eserleri. Bu yüzden, dahi seviyesindeki pek çok sanatçı yaşamlarını sıkıntı ve sefalet içinde geçirmişlerdir...

Toplumların dinamosunda büyük önem arz eden sanatçıların, bizim ülkemizde toplum meselelerinde  neden 2 gram laf etmediklerini anlamak mümkün değil... Diyeceksiniz ki buna mecburlar mı? Tabi ki değiller. Fakat bu gidişle hangi kitleye hangi sanatı sunabileceklerini düşünmelerinin zamanı geldi de geçiyor. Para, şöhret  bir yere kadar....

29 Mart 2012 Perşembe

GÜZEL KOKMAK


MARİFET
Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
İsâ misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nâzım misali 
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU


Marifet; kendince en iyisini başarmak , en olmazını ve  en olurunu. 


Senin marifet sandığın bir diğerinin dişinin kovuğuna bile girmez kimi zaman...


Herkes kendi çektiğini bilir. Marifet çekilenden ne aldığındır. Her zaman bir şey alman da gerekmez. Yaşaman gereken ne ise onu yaşarsın. Yaşamdan çaldığın rol seni bağlar. Kimi zaman ezen, kimi zaman da ezilen olursun.


Bedri Rahmi Usta'nın dediği gibi MARİFET HEP GÜZEL KOKMAKTA, ÜSTELİK BUNU PARFÜM SÜRMEDEN DE YAPABİLMEKTE.....

27 Mart 2012 Salı

MATRUŞKA




Matruşka bebekler insanlar gibidir. Hazinelerini içlerinde saklarlar.


Çocukken tanışıp oyuncak mı, biblo mu olduğunu hala anlayamadığım bu bebekler çok ilginç gelir bana. Daha önce hiç görmeyenler için sürprizini içinde barındırırlar da ondan. 



İNSANLARIN İÇLERİNDE SAKLADIKLARI HAZİNELERİ Mİ YOKSA GERÇEKLERİ Mİ?


Sizin içinizde barındırdığınız bir başka yüzünüz yok mu? 


Bu iyi yüzünüz mü, kötü yüzünüz mü bilemem ama. Bildiğim birşey var ki, bir sen daha var senden içeri....


Bu sen, seni ele geçirir kimi zaman. Dolayısıyla hiç yanlız kalabilmek yok. Tek başına olduğunda bile içindeki sen yanlız bırakmaz seni. 


İç sesin konuşur, tartışır, uyarır, eleştirir, azarlar, kandırır seni. Bu olağanüstü kontrol mekanizmasına  vicdan da denebilir. Ama ben buna gerçek demek istiyorum. Aslolan gerçektir...


NOT: Hep gerçek de zararlı olabilir kimi zaman.Yanına gerektiğinde küçük yalanlar katılmalı ki hayat çekilir olsun. Zarar yerine yarar verecek türden yalanlar...






19 Mart 2012 Pazartesi

Pozitif Düşünce De Kazanır

Geçen Pazartesinden beri yazmaya ara vermek zorunda kaldım. Ailemden birinin ani rahatsızlığı ve rahatsızlığının ciddi oluşu buna sebep oldu. Hayata dair deneyimlerime bir yenisini daha bu şekilde eklemek tatsız. 


Yaşamımız değerlerimizi gözden geçirmemiz için bu gibi traklar koyuyor maalesef. İyi ki koyuyor belki de. Anlamak ve olgunlaşmak için. Her şeyde bir hayır vardır bu yüzden önemli bir söz belki de. Görmek ve pozisyon almak için.


Bu süreç davranışlarımın ve ertelemelerimin üzerinde durmam gerektiğini hatırlattı diyebilirim. Sabıra sarılmak ve ne olursa olsun pozitif düşünmek tek ilkem. Bir de insan biriktirmenin geri dönüşümünü görmek mükemmel. 


Aile olarak sıkıntımızı tam olarak atlatmadık ama birbirimizin yanında olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Birlikten kuvvet doğar sözünü bu yüzden çok seviyorum. Başaracağız inşallah....


Yeni paylaşımlarda buluşmak dileğiyle.....

7 Mart 2012 Çarşamba

KADINA DAİR



Bugün Dünya Kadınlar Günü. Ben yaşadığım topraklarda gün geçtikçe artan kadına şiddet durumunun değişmesini çok istiyorum. 8 yaşında bir kızım var. Onun geleceği için  bu konuda endişe duymak istemiyorum. 


Cinsiyetlendirmediğimiz Tanrı'nın  içten içe erkek olduğunu hanginiz düşünmez ki? Güçlü olan ve yöneten hep erkek ve bunu kabullenen kadın. 


Tarihsel süreç ile ele alırsak; geriye gidip kadın erkek arasındaki bu ayrışımın ne zaman başladığını düşünmenizi istiyorum. 
Tespitim şu:
Göçebe yaşayan Türklerde kadının yeri şimdikinden farklıydı.  Kadın obasının veya yörüğünün başı olan erkeğiyle birlikte en önde yer alır ve savaşırdı.  Çünkü toprak sahibi olmayan erkek kadınla eşit şartlardaydı.  Ne zaman ki yerleşik düzene geçilip toprak ağalığı başladı, herşey değişti.



Toprağın sahibi herşeyin sahibiydi artık. Kadın- Erkek arasındaki eşitsizlik bu hiyerarşik düzenle başladı. Gücü olduğuna inanan erkek, kadını o zaman arkasına itti. Ve hala da itmekte. Bunun eğitimle, sosyal statüyle, yaşanmışlıklarla, yöresellikle veya kültürle bir ilgisi yok.



Neden kadınların  sözle, dayakla, tehtitle, tacizle, baskıyla şiddete maruz kaldığı ile ilgili düşündüğümde ulaştığım ilk sebep, benlik ve sorumluluk duygusuyla baskı altında tutulmuş erkeklerin, yaşadığı her  gerilimden hıncını alma aracının kadın olduğudur.  Dolaylı olarak da çocuklardır.  


Şiddet gösteren erkeklerin de birer kadın tarafından büyütüldüğünü düşününce de kızmamak elde değil. Erkek çocuk annelerine burada daha çok iş düşüyor. Toplum içinde erkeğe biçilen rolün, ta başlangıçta annesi tarafından yerleştirildiğini unutmamak lazım. Her ne hikmetse 2.plana atılan kadınlar, doğurdukları erkek evlatların da başka kadınları ezmesine zemin hazırlıyorlar..


Ne zaman kadınlar aydın olur? Kendi mutsuzluklarının temize çekildiği erkek çocuklarını yetiştirmeyi bıraktıklarında..  Kum torbası veya stres giderme aracı olarak görülen kadınların neredeyse kadın oldukları için özür dilemek zorunda bırakıldığı bir dünya istemiyorum...



Bugün canım babamla kadınlar konusunu konuştuk. Kadınlar için yapılan yeni yasa değişikliklerine geldik. Ve tanıdığım erkekler içinde tek geçtiğim bu adam dedi ki:" Yasaların tümünü istersen kadınlar leyine değiştir, insanların kafalarını değiştirmediğin sürece faydasız...??!!!


Gelelim çözüm önerilerime; akıllı kadınlar birbirini bulur, çeker diye düşünüyorum.Yaşalmanın bana öğrettiği şeylerden biri de bu. Daha gençken ise farklı düşünürdüm. Ben hep erkek arkadaşlarımla daha iyi iletişim kuruyorum, kızlardan zarar görüyorum derdim. Kadınların birbirlerini çekememe durumu var tabii. Ama hayat deneyimleri artan kadınlar, yani erkekleri anlayıp kavrayan onlarla sorunlarını halleden kadınlar, çekememe durumunu bir tarafa bırakıp ortak sıkıntılarından aldıkları deneyimlerle biraraya gelir.



Bütün kadınlara şunu öğütlemek istiyorum. Her zaman birlikten kuvvet doğar. Yalnız hissetmemeli. Çemberinize katacağınız kadın dostlar sürekli sıkıntılarından bahseden,onu bunu suçlayan kadınlar olmazsa, hayat daha da güzelleşir. Tabii ki dertler de paylaşılacak fakat, sadece oturup ağlaşmak için değil. Çözüm bulabilecek paylaşımlar gerekli. Zaman kaybetmeden hem de. Sizi aşağıya çekecekleri değil, yükseltecekleri yanınızda tutun derim....


KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.....

6 Mart 2012 Salı

DİLEK


Hayatın her köşesine sabır gönderiyorum
Demli olsun çaylar, köpüklü olsun kahveler 
Sindire sindire tadılsın her şey diye.

Hayatın her köşesine sabır gönderiyorum
Hastalar acısını rahat çeksin 
Kaybedenler kolay alışsın diye.

Hayatın tam içine sabır gönderiyorum
Acıların da bir tadı olduğu anlaşılsın 
Öğrenilecek daha çok şey var 
Bırakmayın diye......

1 Mart 2012 Perşembe

Aydın Olmanın Okumakla Bir İlgisi Yok


Benim adım Şukasim. Tek çocuğum var Beyim. Çok çocuk yapıp rezil olmak istemedim. Çocuk edinmişsin, rezil olmuşsun ne yazar. 8 kardeştik, 5 'ten sonra okuyamadım. Biz çok rezil olduk Beyim. Hep rezil olduk. Okulda, asker ocağında, belediyede, hastahanede.

Bir tarlam var. Ekinimin benden yana olduğu yıllarda bile az kazandım, gerisini varın siz düşünün. Baba mesleğidir çiftçilik. Başka türlüsünü bilmem Beyim.

Şimdi kızımın hastalığı için buradayız. Af buyrun siz de hasta mısınız Beyim? Geçmiş olsun, Allah sağlık versin. Ha evet kızımın şimdi adını söyleyemediğim bir hastalığı var. Bizim hanım, kızar bana bazı bazı. Bir çocuğumuz daha olsa eyiydi deyi. Ama Beyim dedim ya rezil olmak istemedim ben.

Babam defter alamadığı yıllarda, kardeşlerimle bir önceki senenin defterindeki yazıları silip yeni defter yapardık. Kızımın da eski defterle rezil olmasını istemedimdi.

Benim kızım bir tanedir Beyim. Af buyrun sizin çocuk? Haa olsun canınız sağ olsun. Devlet büyüklerimiz de sağolsun, bizim köye sağlık ocağı kurdular. Oradaki doktor dediydi, kızımın acilen büyük şehre gelmesi gerekirmiş. O yüzden buradayız Beyim. Bekliyoz bakalım ne zaman sıra gelirse göstereceğiz Enda'yı. Evet Enda kızımın adı  Beyim. Ben kahvehanedeki televizyonda gördümdü. 16 yaşlarımdaydım.Bir kovboy filmi vardı. Hiç bitmesin istedimdi. Orada gördümdü film bitince END yazıverdiydi. Bizim okulun öğretmenine sordum. End demek son demekmiş. İşte o zaman karar verdimdi. Oğlum da olsa kızımda olsa adını ENDA koyacaktım Beyim. Gelen bebeğim son versin diye bu kadere. Sonradan nüfus müdürlüğündeki abi dediydi. Enda yüce, yüksek demekmiş. O zaman daha da sevindimdi. Yüksek yüksek okullara gitsin dedim kızım için...İyileşince gider değil mi Beyim?.....


ÇÜRÜK




İnsanların elleri gözleri kalpleri kokuyor 
açlıktan nefesleri kokuyor 
çürüyen dişleri derileri beyinleri kokuyor 
duyguları düşünceleri sesleri sözleri kokuyor 
yazdıkları okudukları kokuyor 
çürüdükçe kokuyor 
kitaplar dergiler afişler mektuplar kokuyor 
dostluklar aşklar arkadaşlıklar kokuyor 
havalandırılmamış odalar kokuyor 
havalandırılmış odalar kokuyor 
sofalar evler apartmanlar kokuyor 
mahalleler şehirler memleketler kıtalar kokuyor 
çürüdükçe kokuyor 
duymuyor musunuz kokuyor 
kokuyor kokuyor kokuyor kokuyor
MELİH CEVDET ANDAY