24 Şubat 2012 Cuma

Tamam yavrum meteliğimiz yok ama, yağmurumuz var.....

"Biz de bilirdik sevgiliye karanfil almasını, lakin aç idik yedik karanfil parasını" diyor Yılmaz Güney.. Bilip, karanfil parası olup da aç olmayanlar, size sesleniyorum. Siz en son neyinizden feragat edip, sevdicekleriniz için birşey yaptınız? 


Zamanın gücüne yenilmedik mi hepimiz. Tarihi geriye sökmek mümkün mü? Bu örgü mü söküp yeniden öreceksin? Dur, bir ters iki yüz değil de haroşa yapalım demek mümkün mü hayat konusunda? 


Hadi bir gün olsun kırık kimlik ol. Yarın, hayır şimdi sevdiklerin için bir sürpriz yap.


Akıl üret, yanına sevgini de koy. Çünkü mutlu olmanın koşulu, üretirken yanına sevgiyi koymaktan geçer. Hiç zor değil göreceksin. Haydeeeee....

19 Şubat 2012 Pazar

NAR BÜLBÜLÜ



KÜÇÜK NAR BÜLBÜLÜ GÖZÜNÜ AÇTIĞINDA
KENDİNİ MEŞE AĞACININ ÜST  DALLARINDA BULMUŞ.
BÜYÜK MEŞE AĞACI GÖRKEMLİ VE KİBİRLİYMİŞ.



"EYYYY  BÜLBÜL, SANA KÜÇÜK OLDUĞUN İÇİN BİRAZ SÜRE,
DAHA SONRASINDA BENİ RAHAT BIRAKIRSIN, BEN MİSAFİRLERİ PEK SEVMEM" DEMİŞ.


KÜÇÜK NAR BÜLBÜLÜ, NAR AĞACINDAN
MEŞENİN DALLARINA NASIL GELDİĞİNİ ANLAMAMIŞ.
YARAMAZ BİR ÇOCUĞUN
AĞAÇLARINDAKİ YUVAYA TAŞ ATTIĞINI ANIMSAMIŞ.
ANNE BÜLBÜL ONU TAŞIYIP
GÜVENLİ BULDUĞU MEŞENİN KOLLARINA BIRAKMIŞ OYSA.


TİR TİR TİTRİYOR VE SESİNİ ÇIKARIP ÖTMEK İSTİYOR
AMA NE MÜMKÜN
BELKİ ANNESİ SESİNİ DUYAR DA GELİR
AMA YOK YOK
SESİ ÇIKMIYORMUŞ BİR TÜRLÜ


ARADAN GÜNLER GEÇMİŞ
ANNE YOK, SES YOK,
MEŞE SESLENMİŞ.


"HAYDİ BAKALIM BÜLBÜL, GİT ARTIK
ÖTEBİLSEYDİN BELKİ ŞENLENİRDİM
 AMA YOK, O DA YOK.
GİTSEN İYİ OLACAK"


BÜLBÜL SON BİR GAYRETLE ÖTMEYE ÇALIŞMIŞ
GÖĞSÜNE NEFES DOLDURMUŞ
VEEEEE


O DA NE?
RÜZGAR BABANIN UĞULTUSU
ÇIKAN CILIZ SESİNİ BASTIRMIŞ.
RÜZGAR BABA O KADAR GÜRÜLTÜLÜYMÜŞ Kİ
MEŞENİN DALLARININ TAMAMINI YERLE BİR EDEBİLİRMİŞ
TAM O SIRADA NAR BÜLBÜLÜNÜ GÖRMÜŞ VE
MEŞE AĞACINA YÖNELTTİĞİ NEFESİNİ SON ANDA BAŞKA BİR TARAFA ÜFLEMİŞ.


RÜZGAR BABA:
"MEŞE AĞACI, NAR BÜLBÜLÜNE DUA ETMELİSİN
                                  ONUN SAYESİNDE KURTULDUN,                                                               ASLINDA BU KİBİRLİ HALİNDEN DOLAYI
ÇOKTAN HAK ETTİN YA,  HADİ NEYSE"


MEŞE AĞACI NAR BÜLBÜLÜNE YAPTIĞI KÖTÜLÜĞÜ ANLAMIŞ VE:
"ÖTSEN DE, ÖTMESEN DE 
ARTIK BURASI SENİN YUVAN 
İSTEDİĞİN KADAR KALABİLİRSİN" DEMİŞ....


Rüzgar Baba kim?, Meşe kim? Ya Nar bülbülü? Hayatımızdaki küçük şeylerin  bir şey yapmasalarda orada olmaları gerektiğini, aslında hayatın küçük şeylerden ibaret olduğunu, gün gelip hayat kurtardıklarını unutmamak dileğiyle....







15 Şubat 2012 Çarşamba

DANTEL

"Cehennem başkalarıdır." diyor Sartre. En yakın dostum;  bu söz için "Ayet sayarım ben bu sözü" demişti. Ne kadar  haklı.


 "Şeytan da, cehennem de başkalarıdır" Yeryüzünde başkasının bir başkasına yaptığını Allah bile yapmaz kullarına da ondan.


Bir danteldir yeryüzü...


İnce ince örülmüş ağlardan oluşan hayatları barındırır üzerinde...Acılarla bir dantel gibi örülmüş insanların anlatıldığı kitaplar, şiirler, filmler en beğenilen, ödüller alan olmuyor mu hep ?..


İnsanoğlu bir de ödülle taçlandırır bu yaşanmışlıkları, alkış tutar bunu aktaranlara.


Vay be demediniz mi Sofi'nin Seçimi'ni izlediğinizde, Sefiller'i okuduğunuz da, Açlık'ı okuduğunuzda, İçimdeki Yangın'ı izlediğinizde,  Shindler'in Listesi'ni izlediğinizde, Gülünün Solduğu Akşam'ı okuduğunuzda,  Bir Zaman lar Anadolu'da,Sonbahar,Ruhlar Evi veya Sarhoş Atlar Zamanı'nı izlediğinizde, Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok'u okuduğunuzda, Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni dendiğinde ve daha nicelerini....


Neler yaşamış bazıları, benimki de ne ki demediniz mi hiç?....


Savaşları, işkenceleri, cinayetleri, tecavüzleri, katliamları, sürgünleri yapan; ağaçlar, kuşlar, çiçekler, nehirler, dağlar, yağmur, kar, akrep, yılan, kaplan veya filler mi?


Rezil olmaktan başka herşey olanların tarihidir insanlık tarihi.....


Hem de ne için biliyor musunuz?


Güç için....


Bir taraf diğerinden güçlü olmasın, saltanatlar, keyifler bitmesin diye. Güçten korkan, elindekileri kaybetmekten korkmaya başlar. Güç sahipleri, ona yanlışlarını söyleyenden hep korkar. Açgözlülük ve doymak bilmemek de üzerine eklenince insanlık her türlü kötülüğü mübah sayar kendine.


En nihayetinde toprak değil mi herşeyi barındıracak olan? Sadece bir bez parçasına sarınılıp kavuşulan toprak.....


AÇIP ASR SURESİNE BAKARSANIZ; ASRIN ÜZERİNE YEMİN ETMEYİ GEREKTİRECEK KADAR YANLIŞLAR İÇİNDE OLAN İNSANLAR VE ASLINDA SADECE NE KADARCIK ŞEY YAPMALARININ YETTİĞİ BİR DÜNYA....





12 Şubat 2012 Pazar

KÜÇÜK ÇOCUK

Bir zamanlar küçük bir çocuk okula başlamış.
Oldukça küçük bir çocukmuş.
Okulu ise büyük bir okul.
Ama çocuk küçük bahçe duvarından sınıfa yürüyerek gideceğini keşfettiğinde mutlu olmuş.
Bundan sonra okul ona eskisi kadar büyük görünmemeye başlamış.




Bir sabah,
Küçük çocuk okuldayken
Öğretmeni seslenmiş:
"Bugün resim yapacağız."
Küçük çocuk çok sevinmiş.
Resim yapmayı çok severmiş,
Her türlü resim yapabilirmiş;
Aslanlar, kaplanlar,
Tavuklar, inekler,
Trenler ve tekneler.
Mum boyalarını çıkarmış ve başlamış çizmeye.


Ama öğretmeni,
"Bekleyin! Daha başlamayın!" diye bağırmış
Ve herkes hazırlanana kadar beklemişler.
"Şimdi" demiş öğretmeni
"Çiçek resmi yapacağız."
Küçük çocuk çok sevinmiş.
Çiçek yapmayı çok severmiş.
Güzel güzel çiçekler yapmaya başlamış,
Pembe, portakal rengi ve mavi, rengarenk çiçekler.


Ama öğretmeni,
" Bekleyin! Ben size nasıl yapacağınızı göstereceğim" demiş.
Tahtaya bir çiçek resmi çizmiş,
Sapı yeşil, kendi kırmızıymış.
" İşte böyle. Tamam şimdi başlayabilirsiniz " demiş öğretmeni.


Küçük çocuk öğretmeninin çizdiği çiçeğe bakmış,
Sonra da kendi çiçeğine.
Kendi çizdiği çiçeği daha fazla sevmiş.
Ama bunu söyleyememiş
Ve öğretmeninkine benzer bir çiçek çizmiş.
Yeşil saplı kırmızı renkli bir çiçek.




Başka bir gün,
Küçük çocuk kapıyı kendi başına açabilmeyi başardığında,
Öğretmeni " Bugün hamur çalışacağız " demiş.
Küçük çocuk çok sevinmiş,
Hamurla oynamayı çok severmiş.
Hamurdan çeşitli şeyler yapabilirmiş;
Yılanlar, kardan adamlar, filler, fareler,
Arabalar, kamyonetler
Ve hamurunu yoğurmaya başlamış.


Ama öğretmeni,
"Bekleyin! Daha başlamayın!" diye bağırmış,
Ve herkes hazırlanana kadar beklemişler.
"Şimdi ," demiş öğretmeni
"Tabak yapacağız."
Küçük çocuk çok sevinmiş. Tabak yapmayı çok severmiş.
Çeşitli boylarda ve şekillerde tabaklar yapmaya başlamış.


Ama öğretmeni
"Bekleyin! Ben size nasıl yapacağınızı göstereceğim." demiş.
Ve herkese derin bir tabak nasıl yapılır göstermiş,
"İşte böyle. Tamam şimdi başlayabilirsiniz" demiş öğretmeni.


Küçük çocuk bir öğretmenin yaptığı tabağa bakmış,
 Bir de kendi yaptığına.
Kendi yaptığı tabağı daha çok beğenmiş, 
Ama bunu kimseye söyleyememiş.
Hamurunu top haline getirmiş 
Ve öğretmenininkine benzer bir tabak yapmış,
Bu derin bir tabakmış.


ÇOK GEÇMEDEN ÇOCUK BEKLEMEYİ ÖĞRENMİŞ,
İZLEMEYİ DE,
ÖĞRETMENİNKİNE BENZER ŞEYLER YAPMAYI DA.
ÇOK GEÇMEDEN KENDİNE ÖZGÜ ŞEYLER YARATAMAZ OLMUŞ.


Daha sonra küçük çocuk ve ailesi,
Başka bir şehirde yeni bir eve taşınmışlar
Ve küçük çocuk başka bir okula gitmek zorunda kalmış.


Bu okul diğer okuldan 
Daha da büyükmüş
Ve dışarıdan içeriye açılan bir kapısı da yokmuş.
Oldukça büyük basamaklardan çıkmak zorundaymış.
Sınıfına ulaşmak için bir de uzun koridordan yürümek zorundaymış.
Daha ilk gün
Öğretmeni, "Bugün resim çizeceğiz." demiş.
Küçük çocuk çok sevinmiş,
Öğretmeninin komut vermesini beklemiş
Ama öğretmeni hiç bir şey söylememiş.
Sadece sınıfın içinde, öğrencilerin arasında gezinmiş.


Küçük çocuğun yanına gelince,
"Resim çizmek istemiyor musun?" diye sormuş.
"İstiyorum." demiş küçük çocuk, "Ne çizeceğiz?"
Öğretmeni "Buna sen karar vereceksin." demiş.
"Nasıl çizeceğim?" diye sormuş küçük çocuk,
"Nasıl istersen öyle!" demiş öğretmeni.
"Hangi renkle boyayacağız?" diye sormuş küçük çocuk,
"Hangi renkle istersen onla."demiş öğretmeni.
"Eğer herkes aynı resmi çizerse, aynı renkle boyarsa, kimin yaptığını nasıl anlayabilirim?"
"Bilmiyorum" demiş küçük çocuk.
Ve pembe, portakal rengi ve mavi çiçekler yapmaya başlamış.


Yeni okulunu çok sevmiş,
Ön kapıdan sınıfa bir kapı olmasa bile...



9 Şubat 2012 Perşembe

HAYDEEE

"Acıyı tatmamış olmak büyük acıdır" diyor Çiçero. Hangimiz tatmadık ki? Türlü türlü acılara gark olduk. Yine de sesimizi çıkartmadık. Sessiz sedasız yaşadık, mağrur ve dingin... Bekledik hep, gelmeyecek gemiyi rıhtımda...


"Acı iyidir" dedik." Bizi besler" dedik. Çoğunlukla suçu kendimizde bulmadık. Şunu bilemedik ama, suçlu bulduklarımız da, kendini suçlamadı. O zaman nedir bu savaş, bu bekleme, bu umut...


Bilmeli ve büyümeli artık. Takıntı, tukuntulardan korkmayıp, yüzleşmeli. Çocukluğa dönmeli ve tamir etmeli... Çünkü, bütün hasar o zaman oluştu.


 Eşleri, sevgilileri, eskileri, aileyi, ötekileri, arkadaşları, dostları, kaderi, yaratanı, patronu, öğretmeni, ev sahibini, çocukları, evreni, gizli güçleri, doğayı, dünyayı, dünyayı yönetenleri, falanı, filanı rahat bırakmalı. 


Anlamalı artık, baş suçlu sendin... Sen yaptın bunları... Bu senin hayatın...Sonra, suçuna ortak ettin herkesi, suçlayacak biri olsun diye...


Madem aynalar gerçeği değil, kendi gözündeki seni yansıtır. Sen de aynaya izin ver, kendini göstersin....


Başarabilirsin artık, farkındaysan...Hata yapmaktan korkmadan, geri kalan hayatını yeniden inşa edebilirsin... Unutma, henüz iş işten geçmedi...Nefes alıyorsun ya...


 Önce bulmalısın ama,   KÜÇÜK KARA BALIK OLMAKTAN, NE ZAMAN VAZGEÇTİN? 


3 Şubat 2012 Cuma

NE OLMALI?

BİR SİMYACI OLMALI
BİR ŞEYİ BAŞKA BİR ŞEYE DÖNÜŞTÜREN



BİR NAR OLMALI
İÇİNDE BİR SÜRÜ SEN BARINDIRAN


BİR BALIK OLMALI
NEFESSİZ KALIP ÖLMEYEN


BİR AĞAÇ OLMALI
GÖLGESİNDE BARINANA KIZMAYAN


BİR ÇOCUK OLMALI
SAVAŞLARLA BÜYÜMEYEN


BİR HAZİNE OLMALI
IŞILDARKEN DEĞERLENEN


BİR SPOR OLMALI
BÜTÜN DÜNYAYI İÇİNE ALAN


BİR SERVET OLMALI
ZENGİNLİK GİBİ BAĞIRMAYAN


BİR RESİM OLMALI
İÇİNDE KAYBOLUNAN


BİR MÜZİK OLMALI
DÜNYAYI DEĞİŞTİREN


İNSAN OLMALI
ONURUNU KAYBETMEDEN












2 Şubat 2012 Perşembe

AYRILIK

Herkes yaptığının cezasını çekiyor, çocuklar ise büyüklerin günahlarını...


Çaresizlikler, baskılar, kompleksler, yalanlar, korkular, değerler, kurallar... 


İftira, onur, gurur, inat, vicdan, günah, dialog... 


Yaşadığınız yer, sınıf farkı, inanç, eğitim her ne olursa olsun, ÇARESİZLİKLERDEN doğan sonuçlar hep aynı....


Karşınızda Separation.....
Filmdeki karekterlerin; adli, ahlaki ve inanç yüklerine ortak oluyorsunuz ve başından sonuna kadar, hakim koltuğuna oturuyorsunuz...


Kaçırmayın...