10 Ocak 2012 Salı

KUNDUZ VAKTİ

Kunduz gibi 45 dk. kadar, nefesinizi tutabilmeyi ister miydiniz? Sonra onlar gibi, bir mühendislik dehası olup, barajlar kurmak?  Ben isterdim. Toplu taşıma aracı olan otobüslerde, daha rahat seyahat edebilirdim o zaman. Otobüslerde, rahatsız olmayanımız yoktur. İnsanlarla, pencereleri kapalı (ki genelde kapattıran hep olur ) araçta yakın mesafelerle seyahat etmek. Kolumuzla, çantamızla, elimizdeki defter veya kitaplarımızla, şemsiyemizle, barajlar kurarak, kimsenin bize değmemesine çalışırız çoğu zaman.

Bu  büyük teneke kutular, türlü türlü hikayeleri olan insanları,  gidecekleri yere taşıyıp dururlar.

Bugün, seyahat ettiğim otobüsteki, iki beyefendiden bahsedeceğim size.

65 yaşlarında olan bu beylerden biri, elinde diğer gazetelerden daha pahalı olduğunu bildiğim, bir gazete taşımaktaydı. Görme sorunu olduğundan, okuduğu köşe yazısına, yüzünü iyice  yaklaştırmıştı. O sırada telefonu çaldı. Cebinden, muhtemelen çoğunuzun yıllar önce aldığı, ilk telefonlarınızın modelinde, bir telefon çıkarıp, kısa bir görüşme yaptı. Sanırım okuduğu yazı için sabırsızlanıyordu. Gerekli gereksiz çoğunun, hele de öğrencilerin, elinde 2000 tl. değerinde telefonlar taşıdığı ülkemizde, türlü sebeplerle gazete taşımayan ve okumayanların, bu Beyefendi'den öğreneceği çok şey olsa gerek.

Diğer Bey, bindiğim başka bir otobüste karşıma çıktı. Çok şişmandı ve otobüse zor bindi. Üstü başı, maddi durumunun pek de iyi olmadığını gösterir gibiydi. Gerçi giysiler hep yanıltıcıdır ya.  Önümdeki koltuğa,  vücudunun yarısı dışarıda kalacak şekilde oturdu.  Elinde, o an  fark ettiğim bir kitap taşıyordu. Kitabı, genellikle eski zamanlarda olduğu gibi,  kaplanmıştı.  Belli ki, o gün  satın almamış, evden çıkarken yanına alınmıştı.  Okumaya başladı. Yüzüme bir tebessüm yayıldı, tuhaf bir sevinç duydum. Bütün bu umutsuzluğun içinde, bir çiçek yeşerdi sanki. Çekinerek baktığımda kitabın İngilizce olduğunu gördüm. Vücudunun, Ona getirdiği sıkıntılarla yaşayan bu adam, hiç üşenmeden ve çantası bile yokken, o kitabı taşımıştı yanında. Türlü bahanelerle kitap taşımayan ve okumayanların, bu Beyefendi'den de öğreneceği çok şey olsa gerek...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder