13 Kasım 2011 Pazar

Beni Unutma



Hani ben değişik bir konu buldum, bunu mutlaka yazmalıyım der ya bazen insan. Burak Göral, tam da bu tanıma uyacak bir iş çıkarmış. Evet bunca yıllık sinema eleştirmeni, ben bir senaryo yazabilirim diyebilir .Evet kendini bu konuya hazır hissedebilir.  Bugün anladım ki bir şeyi eleştiren kişi, o işi iyi yapacak diye birşey yok.

UNUTMA BENİ filminden bahsediyorum. Mert Fırat  oyunculuğu ile çarpmasa da, beğendiğim bir oyuncu. Bana çok samimi geliyor. Başka dilde Aşk da, çok iyi bir performans sergilemişti. Kendisi hakkında, muhteşem oyuncu diyebileceğim kadar işini izlemedim. Atlıkarınca yı henüz izlemedim örneğin.

Unutma Beni' ye gelince, başta da bahsettiğim gibi senaryo açısında zayıf. Anakonuya çabucak ulaşma ve izleyiciyi bir an önce şaşırtma hevesiyle, diğer alt metinler üzerine yeterince çalışılmamış gibi. Klişe laflarla bezeli bir tiyatro eseri gibi dialoglar barındırıyor. Özlü sözler ansiklopedisi içinde gibisiniz filmi izlerken.

Günümüz Türk Sinemasının en tipik özelliği olan, samimi ve rol kesmeden yapılan oyunculuklar bu filmde bahsettiğim diyalektiklerle pek örtüşememiş. Hele de Mert Fırat'ın oyunculuk tarzının, havada asılı kalmasına sebep olmuş.

Açelya Devrim Yılhan ile ilk karşılaşmam bu. Daha öncesinde bir oyunculuk serüveni var mı bilmiyorum?  Ama oyuncu seçimlerinde, agresifleştiği anların denemeleri üzerine, filme uygun görüldüğünü düşünüyorum. Bu sahnelerde daha iyi. Konuştuğu diğer bölümlerde ağzının içine doğru konuşuyor gibiydi. Keza, bağırmanın içe içe olan şekli var mı  bilmiyorum? Acımasız olmak istemiyorum.
İyi bir senaryo ve yönetimle, çığlık attığı ve az konuştuğu bir rolle, iyi bir film çıkarabilir. Yani Ona göre yazılımış bir rolle.

Bu filmin, erkek başrol oyuncusu Mert Fırat olacağı düşünülerek, Ona uygun bir rol tipi seçilerek yazıldığı kanısındayım. Yani Fırat' ın oynadığı rol için, bir cast çalışması yapılmamış olabilir. Yan roller için ise, Tuğba Ünsal ve Kenan Ece popüler olduklarından, iyi seçim gibi. Oyunculukları da sırıtmıyor, yani oldukça ayarında. Aliye Uzunatagan ve Ünal Silver için de, iyi  seçim olmuş diyebiliriz.

Müzik konusu eğitimim olduğu için, daha bir ilgimi çekiyor. Bazı bazı çok yerinde bulduğum melodilerin yanında, ne alaka bu şimdi dediğim melodilerle de karşılaştım. O zaman genelinde iyiydi diyemiyor insan. Müzikler çok inişli ve çıkışlı bir başarıdaydı demek, daha yerinde olur. Akbar, biraz heyecan yapmış gibi. Çok başarılı bir sanatçı olduğu gerçeği ortada. Yine de filmin en kötüleri arasında diyemem müzikleri için.

Takva yı izlemiştim. Hatırladığım, Erkan Can'ın doyurucu oyunculuğuydu. Ödüllü bir film yöneten, Erkan Kızıltan başarılı olmuştu Takva'da .Dış Mekan çekimi az olan  Beni Unutma, kısıtlı açılardaki, iç mekan çekimleri ile doluydu. Oyuncunun içindeki potansiyelin, seyirciye akmasında, yönetmenin büyük katkısı olduğuna inananlardanım. Reji açısından da pek başarılı bulmadığım bu filmi, sonuna kadar dayanamayıp, bitimine tahmini 30 dk kala, terk etmek zorunda kaldım.

Yine de izlemek isteyenlere; denemelerini, Türk Sinemasına bütçe olarak katkı da bulunmalarını da tavsiye edebilirim. Belki biraz melankoli ve moral bozan konusuyla sizi başka bir boyuta çekebilir.Ya da Demans Hastalığı  ile ilgili bilgiyi, İnternet'i açıp bakmaktansa, filmden öğreneyim derseniz, gidebilirsiniz. Sen Sinemacı mısın ki bu kadar ahkam kesmişsin diyerebilirsiniz, ama değilsem de eleştirme hakkımı kullandım varsayın.Ben çok sıkıldım ama, renkler ve zevkler tartışılmaz diyorum son olarak. Mutlu kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder