23 Kasım 2011 Çarşamba

BİRAZ MÜZİK YETER DEĞİŞMEYE


Adam, yıllarca cephede savaşıp geri döner. Trenden inip, garın karşısındaki geneleve girer. Biraz mahçup, biraz çocuksu bir ifadeyle, alt salondaki kadına bakar. Kadın hayli geçkin,hayli rüküş bir satıcıdır. Cesaretini toplar ve seslenir." BİRAZ MÜZİK LÜTFEN..." Kadın donup kalmıştır.Gelen müşteriye hangi kadınını satacağını düşünürek gülümserken, dudağı ve kalbi arasında gidip gelen ve mermi etkisi yaratan, bu cümle karşısında sarsılır.

Bir parça müzik, diğer bütün insani açlıkların yanında, nasıl da ilk istek duyulan şey olabilir sizce ?

Müzik tam da hayatın merkezindedir. İnsanın, anne karnında başlayan ve son nefesine kadar hiç durmadan atan kalbinin ritmi, müziğin ana unsurlarından biri olan metronomdan başka nedir ki ?

Bebeklerin, kendi dışındaki insanlarla iletişimini sağladığı ve duruma göre iniş, çıkışları ve belli bir tonajı olan ağlaması, müzik değil de nedir ?

Alt beyinleri iki kat performansla çalışan bebekler, birer kayıt cihazı değil mi? Kayıt cihazı, müziğin en işine yarayan aletlerinden biri değil mi ?

Üzüntü, sevinç, kutlama, anma, aşk ve daha nicelerinin birer müziği yok mu?  Ya dünyadaki en beter şey olan, ağıt yakmanın melodisi, hangi durumun da önüne geçebilir ki ?

Güne müzikle başlayan, başucundaki kitabın yanına, müzik koyan insanların, çoğalması umuduyla bakmak istiyorum hayata. O zaman ümidimin kaybolmasını bir nebze azaltıyorum.

Ama, müzikle çoğalan KALBİM, hapishanede, davasının görülmesini bekleyen tutuklu bir gazetecinin, bağlama kursuna gitmesine izin verilmemesiyle, binlerce atanamayan müzik ve diğer branşlardaki öğretmenleri gördükçe, bir güvercinin kanadındaki RİTM gibi HIZLANMAKTA.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder