27 Kasım 2011 Pazar

BEYİN İĞFAL ŞEBEKESi


Bu başlık da ne böyle, dediğinizi duyar gibiyim. Televizyondan bahsedeceğim size.

80 li yıllarda evimize yeni alınan renkli televizyonun karşısında, donup kaldığımı hatırlıyorum dün gibi.

Bizimkisi Philips markaydı. Üst katta oturan amcamlar ise, Sony  almışlardı. Rahmetli Babaannem, bu renkli televizyonların ton farklarına kafayı takmıştı. Bizimkisinin renkleri, Ona göre daha canlıydı ve Sony'nin renkleri daha mat. Sürekli amcamlara kızar ve bu SONYA mıdır nedir? bunu neden aldınız, bu kötü derdi. Kuzenimle, SONYA lafını söyletmek için sürekli; televizyonun markası neydi babaanne? derdik çocuk aklıyla..

Televizyonla ilgili hatırladığım, daha pek çok şey var tabii. Katkıları da olur hayatımıza. Ama ya kaybettirdikleri...

Kaybedilen onca zaman ve uyuşan onca beyin..

Bu günlerde kafamı kurcalayan birşey var. Çocuklar için hazırlanan yayınların arasına serpiştirilen, cinsel ve şiddet temalı çalışmalar. Bunları kim ne için yapar orası belli de, kim bunun farkında?

Belli teknik çalışmalar ve filtrelerle çocukların bilinçaltlarına aktarılan bu bilgilere dur diyecek birileri yok mu? Çizgi filmlerin bazılarında, 25 kare olan sahne planlarının 26 ya çıkarılıp, araya 1 kare Fight Club filminden bir yumruk sahnesi koyulduğunu, küçük cadılı dizilerden birinde, ilk bakışta anlaşılamayan ve hızla geçip giden seks yazısı olduğunu, öğrendiğim de şaşkına döndüm. Bu, çok feci değil mi?..

Ebevylerin çocuklarını kimi zaman yemek yemesi, kimi zaman yaramazlık yapmaması, kimi zaman da onlara tahammül edemedikleri için, karşılarına oturtukları televizyonlardaki tehlikelerden haberi var mı?

Okul Radyosu programlarıyla büyümüş biri olarak, belki size paronayaklaştığım gibi, bir izlenim uyandırıyorum. Lütfen biraz dikkat diyorum sadece. Yetişkinlere dayatılan tv programlarının dönülmez yaralarıyla, mücadele edecek kadar güçlü değilim. Ama çocuklar için henüz, geç değil.

Aşağıda, televizyonun, zararları bulunmaktadır. Lütfen zaman ayırıp okuyun.

* Televizyon karşısında saatlerce hareketsiz kalmak obeziteye ve tembelliğe neden olabilmektedir. Ekrandan yayılan ışınlar, leptin ve ghrelin adlı hormonlarda dengesizlik yaratarak, yağ birikmesine neden olmaktadır. Liverpool Üniversitesinin araştırmasına göre, televizyondaki yiyecek ve içecek reklamları, çocukların abur cubur yemelerini %134 oranında arttırmaktadır.

* Uzun süreli televizyon izleyen  kişilerin, bağışıklık sistemi olumsuz yönde etkilenmektedir.

* Televizyonun yaydığı ışının, melatonini azalttığı, bunun da hormonal dengesizlikler meydana getirdiği, hatta DNA’da değişikliklerine yol açarak kansere bile neden olduğu bilinmektedir.

* Uyku bozukluklarına yol açmaktadır.

* Üretmeden kolay para kazanan ve sadece tüketen bireylerin oluşmasına yol açmaktadır.

* Çocukların erken ergenleşmesine sebep olabilmektedir.

* Seviyesiz programlar, uygunsuz haberler, zamanlaması uygun olmayan cinsellik ve şiddet içerikli yayınlar, çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.

* Özellikle 4-7 yaş arasındaki çocuklar, televizyon programlarında gördüklerini somut olarak algılamaktadırlar. Korku, şiddet vb. görüntüler içeren programlar onlarda uyku bozukluğuna sebep olabilmektedir.

*İnsanların değer yargılarının sarsan, yanlış tercihleri doğru kararlarmış gibi gösteren yayınlar, toplumun yönlendirilmesinde, birinci derecede etkili olabilmektedir.

* İnsanlar reyting uğruna, gülünç duruma düşürülüp, zaafları ve hassasiyetleri kullanılmaktadır.

* Televizyon, insanları gerçek hayattan koparmakta ve istediği şekilde yönlendirebilmektedir. Bu da sosyalleşmenin önünde büyük bir engeldir. Günde 3 saat tv  başında oturan bir kişi, yılda 1080 saatini buna ayırır. Bu istenirse 500 saate indirilerek, gittikçe yanlızlaştırılan bireyler yerine sohbet eden, kitap okuyan, müzik dinleyen, yürüyüş yapan sahici insanlara kavuşulabilir.

Televizyonun, tüm toplum üzerindeki etkisi tartışılmaz. Peki televizyon kanalları bu etkiyi olumlu yönde mi kullanıyorlar mı sizce?

Çocuklarınızın gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebilecek programları izlemelerine imkan vermeyiniz lütfen. Hepimiz bunu, toplumun geleceği için bir görev olarak görmeliyiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder