16 Kasım 2011 Çarşamba

KENDİNİZİ SERBEST BIRAKIN

Hiç, birini öptüğünüzde, ölümlü olmadığınızı hissettiğiniz oldu mu? Eğer böyle bir deneyimizin olduysa ve siz hala o kişinin yakınında değilseniz, iş işten geçti diyebilirsiniz. İş işten geçmeden, siz bütün herşeye yukarıdan bakmaya başlamadan önce, yani tam da kalbindeyken o şeyin, daha henüz nefes alıyorken o şey, tadını çıkarmalısınız.
Çünkü herşey birgün bitecektir. Ne zaman biteceğini bildiğimiz somut şeyler var tabii.Ama yaşamınızın ne zaman biteceğini bilmemek, sizi hep dinomo eden bir unsur .Keşke bilseydim diyebilirsiniz. Ama inanın o kadar da sakin kalamazdınız bu gerçekle.
Ammy Winehouse öldüğünde aklıma gelen ilk şey, ne kadar çok şey daha yapabilirdi oldu. Ama bu benim düşüncemdi. Öldüğü günden önceki gün konuşma imkanımız olsaydı acaba, o da böyle mi düşünecekti?  Daha çok nefes, daha çok şey başarmak arzusunda mıydı?  Bunu hiç bilemiyeceğiz. Eğer kişi kendi canına kıymayı planlıyorsa ve bunu başarmayı tamamen kafasına koymuşsa, belki işte o zaman,  sonunu bilmenin ne hisettirdiğini,  ondan dinleyebiliriz. Ama ne kadar sağlıklı bir sonuç olacaktır ki bu?
Yarın ya da daha sonra ki gün, yazın veyahut 2 kış sonra,  şu saatte biteceğini bilseniz ömrünüzün, neler yapardınız kimbilir?
Sizi küçük bir düşünce  yolculuğa çıkarmak istiyorum. Hadi bir deneysel çalışmaya gidelim.
İmkanınız varsa yanlız kalabileceğiniz bir yere geçin. Mümkünse rahat bir oturma veya uzanma durumunda bulunun . Evet şimdi gözlerinizi kapatın ve tam da o zamana gidin yani ilk hatırladığınız şeye. Sizinle ilgili ilk neyi hatırlıyorsunuz. Küçük bir kız çocuğu veya oğlan çocuğu oldunuz dönemden aklınıza ilk gelen ne? Ve bu gelen şey eğer olumlu ise ve sona erdiyse o bitişte ne hissettiğinize dönün. Olumsuz ise ve yine bittiyse hissetiğiniz rahatlamama mı?
Hayalkırıklığı ve kurtulma. Bu iki duyguyla ilk tanıştığınız ana dönün.Tekrar o duyguları yaşamanın mutlak bir faydasını göreceksiniz. bu da sizi kıymet bilme ve başarma gibi şahane duygulara ulaştıracak.
İş işten geçmemiş yarınlara.....


GÜNÜN CEP SÖZÜ:
Bir SIR daha var, bütün çözdüklerimizden başka.HAYYAM

GÜNÜN ŞARKISI:
You know I'm no good ( Amy Winehouse )

GÜNÜN DERİN SÖZÜ:
Anne hatalarımı yapmamaya çalışıyorum, ama başaramıyorum. Yine de başarmaya çalışacağım.

GÜNÜN ANNE SÖZÜ:
Derinciğim Öğretmenenine sorar mısın? Proje ödevi için götüreceğin karton hangi boyutlarda olacakmış?

GÜNÜN OLAYI:
Bedelli Askerlik.

GÜNÜN FİLMİ:
Billy Elliot ( Stphen Dalory )





En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Orjinal Senaryo dallarında Oscar'a aday olan film;Kuzey İngiltere'de bir madencinin oğlu olan Billy Elliot'ın hayatı, haftalık boks dersi sırasında tesadüfün gördüğü bale sınıfı sayesinde tamamen değişir.Babasından ve ağabeyinden gizlediği bale tutkusu, onun ailesine karşı olan sorumlulukları ve keşfedilen üstün dans yeteneği arasında bölünmesine neden olmasının hikayesidir. Gerisini izleyip görün, şahanedir.

GÜNÜN KİTABI:
Yabancı ( Albert Camus-Can Yayınları )





Kitaptaki Öyküde her şey çok kısa bir zaman aralığında olup biter. Cezayir’de, bir rastlantı sonucu, bir Arap’ı öldüren orta sınıftan bir Fransız, kendisini adım adım ölüme götüren süreci kayıtsız biçimde izler.İnsanın kendi hayatına yabancılaşmasının resmidir.

GÜNÜN YEMEĞİ:
ÇUPRA
Fırında Izgarası önerilir. Arasına sarımsak koymayı ve üzerine Zeytinyağı gezdirmeyi unutmayın.

GÜNÜN KÖŞE YAZISI:
MEHMET TÜRKER: ACİZLİĞİN İTİRAFI!..
 Sözcü
16 Kasım 2011

Tayyip Bey, Van depremi sonrasında neler yapıldığını iftaharla anlatırken, Van Valisi kentin perişan halde olduğunu açıklıyor, acil yardım istiyor!..

Devletin Valisi’nin “yardım edin” çığlığı, devletin deprem karşısında ne kadar aciz kaldığının itirafıdır!..

Tayyip Bey, dün de AKP Grubu’nda Van’a ne kadar para gönderdiklerini, ihtiyaçların giderilmekte olduğunu, verilecek faizsiz kredilerden filan söz ediyordu!..

Van’da ise bir çadırda 15 kişinin kaldığı, diğer bir çadırda 2-3 ailenin birden barınmak zorunda olduğu gerçeği vardı!..

Soğukta hastalanan, hatta ölen çocuklar, moraran eller ve ayaklar!..

***

Tayyip Bey, günkü grup konuşmasında Van’a 217 milyon lira gönderdiklerini açıkladı!..

Libya’daki muhaliflere gönderilen kayıtsız kuyutsuz para ise 300 milyon dolardı!..

Tayyip Bey‘in önderliğinde Somali için toplanan paralar ise Van’a gönerilen paranın iki misliydi!..

***

Vali, Van’ın “hayalet şehir” haline geldiğini, insanların başka illere göç ettiğini, şehirde açık lokanta bile bulunmadığını söylüyor!..

Vali’nin belirttiğine göre, Van’da ayakta kalan sadece 2 kamu binası bulunuyor!..

Kamuoyu duyarlılığının azaldığından, artık yardım gelmediğinden yakınıyor ve yardım çağrısı yapıyor!..

***

Depremzedelerin kaderi vatandaşların yapacağı yardımlara bağlı!..

Ama bu iktidar, her şeyin yolunda olduğuna dair o kadar çok laf etti ki, ilk günlerde başlatılan yardım kampanyaları “artık ihtiyaç kalmadı” diye yavaşladı, sonra da durdu!..

Bu yüzden depremzedeler kaderine terk edilmiş oldu!..

Peki devlet nerede?..

İktidar atıp tutarken, rakamlar vererek hayali faaliyet ve başarı tabloları çizerken devlet neden muhtaç hale geldi?

Çünkü depremin meydana geldiği 23 Ekim’den bu yana Van’da çok büyük bir karmaşa ve organizasyon bozukluğu devam ediyor, depremzedeler iktidarın bu beceriksizliğinin altında eziliyor!..

Tayyip Bey’in söyledikleri doğru olsa, Van Valisi “Yardım edin” diye yalvarır mıydı?…

***

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda CHP Milletvekili Aydın Ayaydın, Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Konutu’nu boşaltmadığı için Dışişleri Bakanı’nın ikametgahı için yılda 570 bin lira ödendiğini belirterek şunları söylüyor:

“Vallahi de billahi de günahtır. Van’daki depremzede bu karda kışta çadırda yaşarken, buna nasıl vicdanınız elveriyor? Bu kiraların depremzedelerin de verdikleri vergilerden karşılandığı unutulmamalıdır”

Bir yanda lüks ve debdebe için oluk oluk akan paralar, diğer yanda depremzedeler için çadır ve soba bulamayan devlet!..

Tayyip Bey acaba hangisiyle iftihar ediyor?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder